(AA) – ABD Merkez Bankasının (Fed) salgın sonrası değişen enflasyon yaklaşımı ve üyelerin mevcut durum değerlendirmelerinde belirgin ayrışmalar yatırımcıların önünü görmesini zorlaştırırken, net olan şey ise 2008 finansal kriz döneminden çok daha farklı bir ortamı deneyimleyen piyasalarda volatilitenin bir müddet daha gündemde kalacak olması…
Enflasyon beklentileri, Fed Açık Piyasa Komitesi’nin (FOMC) 15-16 Haziran’da yaptığı toplantısında, üyelerin ilk faiz artırımı beklentilerini öne çekmesiyle kötüleşti.
Toplantıdan bu yana varlık alımları ve faiz artırım zamanlamasına yönelik politikalar ile enflasyonun gidişatına ilişkin yoğun sözle yönlendirmeye maruz kalan piyasalarda, Fed yetkililerinin “şahin” ile “güvercin” arasında gidip gelen değerlendirmeleri volatilite artışına neden oldu.
Yönlendirmelerin aynı tona sahip olmaması Fed yetkilileri arasında ayrışmayı belirgin bir şekilde ortaya koyarken, bu da yatırımcıların Fed’in enflasyona karşı ne ölçüde tolerans göstereceğini anlamakta zorlanmasını ve yeniden pozisyon almada odağa konulan beklentilerin farklılaşmasını beraberinde getirdi.
Analistler, Fed’in geçen yılın ağustos ayında değişikliğe gittiği para politikası stratejisinde kapsamında ilk sınavıyla karşı karşıya olduğunu belirterek, salgın döneminde Fed’in para politikasında “istihdam” çıpasına daha fazla önem atfettiğini, bir diğer çıpa olan “enflasyon” konusunda ise beklentilerin bozulmasına göz yumulacağı sinyalinin verildiğini söyledi.
Mevcut durumda yapılan yönlendirmelerin ayrışmasıyla yatırımcıların enflasyonda hedeften sapma konusunda ne kadar esnek davranılacağını anlamakta zorlandığını aktaran analistler, net bir zamanlama ortaya çıkana kadar piyasalarda volatilite artışının sürebileceğini ifade etti.
Fed’in değişen para politikası stratejisi çerçevesi
Fed Başkanı Jerome Powell, geçen yılın ağustos ayında dijital ortamda gerçekleşen Jackson Hole toplantısında, para politikası stratejisinde değişikliğe gidildiğini bildirmiş, bankanın “ortalama” yüzde 2 enflasyonu hedefleyeceğini duyurmuştu.
Powell konuşmasında güçlü istihdam piyasasına odaklanılacağını vurgularken, “Yüzde 2’lik uzun vadeli enflasyon oranının, hem maksimum istihdamı hem de fiyat istikrarını destekleme hedefimizle tutarlı olduğu görüşümüzü değiştirmedik.” ifadelerini kullanmıştı.
İstihdamın enflasyonun önüne konulduğu yeni para politikasına ilişkin Powell ayrıca, eğer aşırı enflasyonist baskılar oluşursa veya enflasyon hedeflenen seviyenin üzerine çıkarsa harekete geçmekten çekinmeyeceklerini belirtmişti.
Yatırımcıların şu anda odaklandıkları nokta ise enflasyonun hedeflenen seviyenin ne kadar üzerine çıkmasına izin verileceği konusu…
Fed yetkililerinde görüş ayrılığı
ABD’de istihdam henüz istenilen noktadan uzak olmasına karşın, enflasyon hedeflenenin oldukça ötesinde oluşmuş durumda. Bu durum, Fed yetkililerinin maksimum istihdam sağlanmasa da fiyat istikrarı sağlama rolüne geri adım atabileceği olasılığını da gündeme getiriyor.
Fed’in 2023’te iki faiz artırımı yaşanabileceği ve ilk faiz artırımının 2022’de yapılabileceği beklentilerini yansıtan FOMC toplantısının ardından üyelerin yaptıkları açıklamalar, enflasyondaki artışın geçici olup olmadığı ve ilk faiz artırımı zamanlaması konusunda ayrıştıklarını ortaya koyuyor.
Fed Başkanı Jerome Powell geçen hafta salı günü, yalnızca enflasyon korkusuna dayanarak faiz oranlarını önden yüklemeli bir şekilde artırmayacaklarını belirterek, “Enflasyondaki ‘geçici’ söylemine önemli oranda güveniyorum. Yüzde 5 enflasyon kabul edilebilir değil ve 1970’lerde gibi bir enflasyon görmemiz oldukça olasılık dışı.” ifadelerini kullanmış ve açıklamaları güvercin olarak algılanmıştı.
Fed Yönetim Kurulu Üyesi Michelle Bowman da yukarı yönlü fiyat baskısının tedarik sıkıntılarının çözülmesiyle birlikte azalacağını, ancak bunun biraz zaman alabileceğini aktarırken, Fed Richmond Başkanı Barkin de enflasyonist baskıların yılın 4. çeyreğinde hafifleyeceğini belirtmişti.
Öte yandan New York Fed Başkanı John Williams, enflasyondaki hızlı artışın çoğunun geçici olduğunu vurgulayarak, “Faizleri yükseltmek şu anda Fed için ana konu değil. Faiz artışı oldukça uzak bir yol.” açıklamasında bulunmuş ve “güvercin” tarafta yer almıştı.
Şahin tonda açıklamaların da fiyatlandığı piyasalarda, Fed Dallas Başkanı Robert Kaplan enflasyonda yukarı yönlü risk gördüğünü belirtmiş, Fed Atlanta Başkanı Raphael Bostic ise ABD’de yüksek enflasyon döneminin beklenenden daha uzun olabileceğini ve 2-3 ay yerine 6-9 ay sürebileceğini söylemişti. Son olarak Fed St. Louis Başkanı James Bullard da 2022 sonuna kadar faiz artırımı bekleyen yetkililer arasına katılmıştı.
“Piyasa işlemcilerinin neredeyse tamamı Fed’e ters ayakta yakalandı”
Deniz Yatırım Strateji ve Araştırma Bölüm Müdürü Orkun Gödek, 15-16 Haziran’da takip edilen FOMC toplantısının, piyasa işlemcilerinin neredeyse tamamı için “ters ayakta yakalanma” durumunu gündeme getirdiğini söyledi.
Hikayenin öne çıkan başlığının, Dot Plot olarak tanımlanan, katılımcıların gelecek dönem faiz seviyesi beklentilerinden oluşan patikanın 2023 yılı için 2 kez 25’er baz puanlık faiz artışına işaret etmesi olduğunu anlatan Gödek, orta-uzun vadeli resmi daha sağlıklı okuyabilmek adına geniş açıyla bakmanın fayda yaratacağını ifade etti.
Gödek, kısa vade düşünce yapısının, varlık alım programındaki azaltımın genel kabul gören bir gerçek olmasından, federal fonlama oranında 2023’ten daha erken bir zaman diliminde faiz artışı yapılıp yapılmayacağı sorusuna yanıt arama çabasına evrildiğini aktararak, “Bu nedenle gelecek 3 ay içerisinde Fed toplantılarının tamamı, makro verilerdeki düzelme ve enflasyondaki eğilimin yükseliş şeklinde devam etmesi halinde ‘canlı ve potansiyel faiz tartışması riski’ barındırması olarak değerlendirilebilir.” diye konuştu.
Fed’in geniş tabanlı bir faiz konsensüsü sağlanmadan ve bu yönde bir iletişim kanalı çalıştırılmadan zamanlama olarak erken davranmasının arka planında, Ağustos 2020’de ilan edilen yeni enflasyon rejimi Ortalama Enflasyon Hedeflemesi yaklaşımına dair kafa karışıklığının bulunduğunu belirten Gödek, şunları kaydetti:
“O dönem 1980’lerde giriş yapılan ve özellikle 2000 sonrasında hızlanan yeni normal konumundaki ‘düşük enflasyonist ortam’ gerçeğinin kısa vadeli trendler gözetildiğinde ciddi bir değişikliğe neden olmayacağı fikri salgının getirdiği arz-talep anomalisi kaynaklı sert değişime yenik düşme riskini bir adım öne çıkardı. Bu da kamuoyunda yükselen kısa vadeli enflasyon hassasiyetinin Fed nezdinde listenin ilk sırasına çekilmesine neden oldu. Oysaki Fed’in yeni enflasyon rejimi, başlangıç noktası tam olarak bilinmemekle birlikte, 12 ay ortalamada en az yüzde 2 ve üzeri seviyelere ulaşmak ve bir nebze hedefin üzerinde fiyat artışını kabullenmek üzerine kurgulanmıştı. Şimdi anlıyoruz ki buradaki zaman aralığı daha kısa, hassasiyet daha yüksek olabilir.”
“Fed’in daha şahinleşmesi getiri eğrisinde farklı yaklaşımlara neden oldu”
Orkun Gödek, Fed’in daha şahin bir görüntüye bürünmesinin getiri eğrisi üzerinde farklı yaklaşımların takip edilmesine neden olduğuna dikkati çekti.
Para politikasındaki değişimin öncü göstergesi olan kısa vadeli faizlerin yükseldiğine işaret eden Gödek, Fed’in enflasyonu yeniden odak noktasına aldığı fikrine inanılmasının ise uzun vadeli faizlerin gerilemesine zemin hazırladığını söyledi.
Gödek, buradaki ayarlamanın daha yatay bir eğrinin oluşmasına neden olduğunu, aynı zamanda farklı avantaj ve riskleri de bir arada bulundurduğunu vurgulayarak, “Kısa vadeli faizlerin yükselişi borçlanma maliyetleri ve finansal koşullar açısından sıkılaşma riskini, uzun vadelilerdeki gerileme ise risk algılamasının biraz daha dengeli oluşmasına imkan tanıyor. Ancak, şu bir gerçek ki yüzde 7-8’lerde 2021 büyümesi ve trendin üzerindeki performansın 2022’de de takip edilecek olması bir noktanın ardından uzun vadelilerin de yükseliş dalgasına katılmasını engelleyemeyecek.” şeklinde konuşmasını tamamladı.