Kategori arşivi: Raporlar

GÜBRETAŞ, tarımsal üretimin devamlılığı için çalışmalarını sürdürüyor

(İHA) – 2020 yılında 2 milyon ton üzerinde rekor satışla Türkiye’deki kimyevi gübre tüketiminin üçte birini tek başına karşılayan GÜBRETAŞ, kuruluş misyonu doğrultusunda tarımsal verimliliği artırmaya yönelik ürün ve hizmetlerini artan tempoyla devam ettirdiğini duyurdu. 2021 yılına yeni hedeflerle başlayan şirket, bu dönemde uluslararası gübre piyasasındaki emtia ve hammadde fiyatı artışlarından kaynaklı sektördeki arz ve tedarik sıkıntısını aşmak için önemli rolünü sürdürüyor. Bu kapsamda sektörde fiyat istikrarının sağlanmasını hedefleyen şirket, çiftçilerin ihtiyaç duyduğu gübre taleplerinin karşılanması için üretim ve tedarik alanında tüm imkanlarını seferber ederek operasyonel faaliyetlerini planlanan şekilde aralıksız gerçekleştirdiğini açıkladı.

Şirketin öncelikli misyonunun tarımsal üretimde verimlilik ve sürdürülebilirliği sağlamak olduğuna dikkat çeken GÜBRETAŞ Genel Müdürü İbrahim Yumaklı, sektördeki güncel gelişmeler hakkında bazı değerlendirmelerde bulundu.

Son 5 yıllık ortalamaya bakıldığında ülkemizde yılda 6 milyon ton civarında gübre tüketimi gerçekleştiğini belirten Genel Müdür Yumaklı, “Kimyevi gübre sektöründe üç temel hammadde var; azot, potasyum ve fosfat… Ne yazık ki sektörle ilgili bu temel yeraltı kaynakları ülkemizde bulunmadığı için büyük oranda yurtdışından ithalat yoluyla karşılanmaktadır. Türkiye olarak dünyadaki gübre tüketiminde sadece yüzde 1,5 paya sahip olduğumuz ve bu gübrelerin hammadde ihtiyacının da yaklaşık yüzde 90’ını yurtdışından karşıladığımız göz önüne alındığında, sektörün uluslararası piyasalardaki arz ve fiyatlara göre şekillendiği görülür. Üstelik yurtdışından döviz ile ithal ettiğimiz bu ürünleri, iç piyasada TL olarak üreticiye ulaştırmak da hammadde fiyatlarındaki dalgalanmanın yanı sıra döviz kurlarıyla ilgili finansal riskler getirebilmektedir” dedi.

Şirketin tarımsal üretimin sürdürülebilirliği için her zaman ürün bulunurluğunu sağlamaya öncelik verdiğine dikkat çeken Yumaklı, “Bitki besleme ürünleri, birim alandan maksimum verim alınacak şekilde tarım üretiminin sürdürülmesi ve ülke nüfusunun gıda arz güvenliğinin sağlanması adına en temel girdilerden biridir. Yapılan araştırmalara göre tarım girdi maliyetleri içinde yüzde 15-20 civarında paya sahip olan gübre, tarımsal verimlilik artışına ortalama yüzde 50 civarında katkı sağladığı için tüm dünyada önemli bir yere sahip. Pazar payıyla sektöre liderlik eden şirketimiz, tarımsal üretimdeki gübre ihtiyacının yüzde 30’dan fazlasını tek tek başına karşılamakta. Bu başarı, çiftçiye sağladığımız kaliteli ürün ve hizmetlerin yanında en öncelikli prensibimizin kesintisiz gübre tedarikini sürdürmek olmasının bir sonucudur” ifadelerini kullandı.

Uluslararası fiyat artışları ve salgın nedeniyle yaşanan kısıtlar
Gübre fiyatlarının sadece yurtiçindeki döviz kuru hareketlerine göre belirlenmediğini, aynı zamanda büyük oranda uluslararası piyasalardaki gübre hammadde fiyatları, küresel arz-talep imkanları ve son bir yılda küresel salgın etkilerine göre şekillendiğini vurgulayan Yumaklı, “Geçen yıl başlayan küresel Covid-19 salgını nedeniyle gübre hammadde fiyatlarında da yükseliş trendi yaşanmakta. Biz de buna karşı üretim, tedarik ve sevkiyat süreçlerinde gerekli aksiyonları almaktayız” diye konuştu.

Koronavirüs salgını nedeniyle uluslararası piyasalarda kimyevi gübre fiyatlarının ortalama yüzde 60’tan fazla ve navlun-nakliye maliyetlerinin ise yüzde 50’nin üzerinde artış gösterdiğine dikkat çeken Yumaklı,“Bununla birlikte gübre hammaddesi üreten bazı ülkelerin kendi iç pazarlarını öncelemeleri ve ihracata kısıtlamalar getirmeleri nedeniyle dünya genelinde gübre tedarikinde sorunlar yaşanmaktadır. Örneğin üre gübresinde sezon öncesi yapılan bağlantıların bir kısmı, bu global üreticiler tarafından iptal edilmiştir. Buna rağmen şirket olarak sektör liderliğinin getirdiği sorumlulukla üretim planlamamız ve aylar öncesinde yaptığımız tedarik planlarında alternatif çözüm yöntemlerini de kullanarak çiftçilerimize gübre tedariki sağlama sözümüzü yerine getirmekteyiz. Tedarik sıkıntısı olan bazı klasik ürünlerin yerine ikame ürün olarak Ar-Ge tecrübemizle geliştirilen özel ürünleri sunarak da çiftçinin işini kolaylaştırdık” dedi.

GÜBRETAŞ – Tarım Kredi işbirliğiyle sektörde örnek uygulama
GÜBRETAŞ’ın ana hissedarının Türkiye’nin büyük çiftçi kuruluşu Tarım Kredi Kooperatifleri olduğunu belirten Yumaklı, “Şirketimizin yüzde 75 hissesi Tarım Kredi Kooperatifleri’ne ait olup, kalan yüzde 25’i ise Borsa İstanbul’da işlem görmektedir. Bu yönüyle kendimizi yüzde 100 halkın şirketi olarak görüyor ve bunun sorumluluğunu yerine getirmek için daha büyük bir eforla çalışıyoruz. Ticaret ve sermaye piyasası kanunlarına göre faaliyetlerini yürüten GÜBRETAŞ, bir anonim şirket olarak kar ve zararından ortaklarına karşı sorumludur. Bununla birlikte şirketimiz, Tarım Kredi’nin bitki besleme alanındaki şirketi olması nedeniyle bu alanda önemli bir role sahiptir. 2001 yılından beri devam eden başbayilik sözleşmesiyle Tarım Kredi Kooperatifleri’nin kimyevi gübrede tek tedarikçisi olan şirketimiz, bu stratejik işbirliği çerçevesinde sektörde ürün bulunurluğunu garanti altına almak, yılın tamamı için tedarik yönetimini sürdürmek ve çiftçiler lehine fiyat rekabetiyle sektörde dengeleme açısından tarımsal üretimin sürdürülebilirliğine katkılar sağlamaktadır” diye konuştu.

Tarım Kredi ve GÜBRETAŞ arasındaki işbirliğinin tedarik planlama açısından sektöre örnek olacak bir uygulama olduğunu vurgulayan Yumaklı, aksi halde bu kadar yüksek hacimli bir üründe çiftçinin kimyevi gübre ihtiyaçlarının zamanında karşılanmasının operasyonel açıdan mümkün olamayacağına dikkat çekti. Bu operasyonel planlama sayesinde şirketlerinin son yıllarda istikrarlı şekilde artan satışlarını geçen yıl 2 milyon ton üzerine çıkarmayı başardığını hatırlatan Yumaklı, “Ürün bulunurluğuyla ilgili vurgulanması gereken bir diğer husus ise Tarım Kredi ve GÜBRETAŞ’ın Türkiye’nin 81 ilinde tarım yapılan her noktaya dağıtım yapmasıdır. Şirketimiz, kendi ürettiği ve yüksek verim artışı sağlayan bitkiye özel ürünlerinin de arasında yer aldığı 120’den fazla gübre çeşidiyle bin 850’si Tarım Kredi Kooperatifi olmak üzere 2 bin 750 satış noktasında üreticilere hizmet sunmaktadır. Diğer kooperatif ve birliklerin, bölgesel ya da dönemsel faaliyet göstermeleri nedeniyle üreticilerin tüm taleplerini tam olarak karşılaması mümkün olamamaktadır” ifadelerini kullandı.

İlkbahar gübre taleplerinin tedarik planlaması, geçen sonbaharda başladı
Kimyevi gübrelerin yılın belirli dönemlerinde tüketilmesinin, siparişleri sezonundan önce tedarik etme zorunluluğunu getirdiğini aktaran Yumaklı, “Kimyevi gübre üretiminde girdi olarak kullandığımız birçok hammadde ve emtia, yurtdışından deniz taşımacılığıyla ülkemizdeki farklı lojistik üslerine getiriliyor. Burada milyon tonlarla ifade edilen bir ürün miktarından bahsediyoruz. Çoğunlukla yurtdışından getirilen, kimi zaman da ülkemizde üretilen bu çeşitli ürünleri, şirket olarak yurtiçinde yılda 80 bin civarında kamyon hareketiyle 5 binden fazla noktaya kullanım döneminden önce ulaştırmaya devam ediyoruz” açıklamasında bulundu.

Yumaklı, ürün tedarikiyle ilgili hazırlık süreçlerini de şu sözlerle özetledi: “Şirketimizin tedarikteki yaklaşımı; en kaliteli ürünü en uygun fiyata yurtiçi ya da yurtdışından temin edip üreterek çiftçilere ulaştırmaktır. Üretimi dışındaki ürünler ve hammaddeleri imkanlar ve piyasa şartların elverdiği ölçüde yurtiçindeki firmalardan temin ederek kaynakların yurtiçinde kalmasını sağlamak şirketimizin bir diğer önceliğidir. Herhangi bir aksaklığın yaşanmaması adına üretim ve tedarik planlamalarını aylar öncesinden yapıp gübre siparişlerini sezonunda teslim etmek zorundayız. 2021 ilkbahar döneminde tarımda kullanılacak gübrelerin tedarik planlamasını, Tarım Kredi Kooperatifleri’nden gelen talep ve sevk projeksiyonu doğrultusunda 2020 sonbaharında başlattık. Tarım Kredi, kimyevi gübre siparişlerini yılda iki dönem halinde kooperatif, ürün ve ay bazında şirketimize bildirmektedir. GÜBRETAŞ, Tarım Kredi siparişlerinin yanı sıra pazar payıyla orantılı olarak bayiler ve diğer müşterilerden gelecek tahmini gübre taleplerine göre tedarik, üretim ve lojistik planlamalarını sezon başlamadan aylar öncesinde yapmaktadır”.

Gübre fiyatlarında yaşanan değişimle ilgili olarak, “Ürünler ve hammaddeler birkaç ay öncesinden tedarik edilirken sadece o günün fiyat hareketleri değil, bunların yanı sıra dönemsel ekonomik gelişmeler, tarım ve gübre sektöründe ilgili sezona yönelik öngörüler, ürünlerin uzun yıllar fiyat ortalaması, stoklama maliyetleri, finansman giderleri gibi birçok konu değerlendirilerek satın alma kararı verilmektedir” diyen Yumaklı, şirket olarak çiftçilere en uygun fiyatlarla gübre sağlayabilmek için alternatif tedarik yöntemleri de kullandıklarını belirtti. Yumaklı, “Sektörde zaman zaman fırsat alımı olarak nitelenen bir tedarik şekli söz konusudur. GÜBRETAŞ da şartlar uygun olduğunda fırsat alımları yapıp paçal maliyetlerini minimize ederek, çiftçiye daha uygun fiyatlarla yılın 12 ayında da kesintisiz olarak ürün sunma çabasını sürdürmektedir” dedi.

Bu zorlu dönemde Tarım Kredi ve GÜBRETAŞ’ın işbirliği sayesinde çiftçilerin küresel salgına rağmen 2020 yılında ihtiyaç duydukları kimyevi gübreleri uygun fiyata ve zamanında temin ettiklerini belirten Yumaklı, içinde bulunduğumuz 2021 ilkbahar sezonunda da Tarım Kredi Kooperatifleri’nin ortaklarına piyasadaki en uygun fiyata ürün tedarikini sürdürdüğünü vurguladı.

“Şirketimizin çiftçi nezdindeki kalite algısı, talebi artırıyor”
GÜBRETAŞ’ın yüksek verim artışı sağlayan kaliteli bitki besleme ürünlerinin yanı sıra ücretsiz tarımsal danışmanlık hizmetleriyle de çiftçilere güven veren bir marka olduğunu belirten Yumaklı, “Şu an sektörde akredite laboratuvara sahip olan tek firma GÜBRETAŞ’tır. Garanti edilen bitki besin maddesi içeriklerinin tam olması, insan sağlığına zararlı madde bulunmaması gibi kalite standartları konusunda şirketimiz uzun yıllardır sektörde kalite adına emsal teşkil ediyor. Kalite standardını sağlama ve koruma adına gösterdiğimiz tüm bu çaba, markamızın çiftçiler nezdinde kalite ve güven ile anılmasını sağlamıştır. Zira tarımda verimliliğin, bolluk ve bereketin, kaliteli gübreyi doğru şekilde kullanmaktan geçtiğini her fırsatta ifade etmekteyiz” diye konuştu.

Turkish Cargo 2020’de dünyadaki en önemli 5 hava kargo şirketi arasına girdi

(AA) – Turkish Cargo tarafından hava kargo sektörünün nabzını tutan profesyoneller arasında fikir alışverişi yapılması, dijitalleşme, aşı taşımacılığı ve hava kargonun geleceği gibi önemli gündemlerin konuşulması amacıyla hayata geçirilen “Cargo Talks” isimli çevrim içi seminerlerin ilki düzenlendi.

Programın açılışında konuşan THY Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı İlker Aycı, salgının kontrol altına alınabilmesi için hava yolu şirketlerinin aldığı önlemlerden bahsederek, 127 ülkeye uçuşlar gerçekleştiren, 320’den fazla uluslararası güzergaha uçan bir şirket olarak THY’nin bu süreçte çok hızlı kararlar aldığını anlattı.

Aycı, bu süreçte personellerini korumak için acil plan hayata geçirdiklerini kaydederek, “Gelirlerimizde ciddi azalma yaşanmasına rağmen personellerimizi çıkarmadık. Endüstrideki birçok işletmenin aksine THY’de işten çıkarma yaşanmadı, 60 bin çalışanımızı muhafaza ettik.” diye konuştu.

Salgının ilk döneminde geçiş sürecini hızlı bir şekilde gerçekleştirdiklerini, yarı zamanlı ve uzaktan çalışma sistemine geçtiklerini ifade eden Aycı, havacılık sektörü açıldıkça misafirlerini korumak için ellerinden gelen her şeyi yaptıklarını, hem yerde hem de havada ekstra hijyen önlemleri aldıklarını bildirdi.

Aycı, bütün çabalar sayesinde Havayolu Yolcu Deneyimi Derneği (APEX) ile “SimpliFlying” tarafından yapılan değerlendirmede sağlık ve güvenlik kategorisinde en yüksek seviye olan “Diamond” statüsünü aldıklarını anımsattı.

Salgının ilk sürecinde vatansever bir görev yaparak dünyanın dört bir yanında kalan Türk vatandaşlarını ülkelerine getirdiklerini aktaran Aycı, “140 bin Türk vatandaşını 59 ülkeden 1.000 özel uçuşla ülkemize getirmeyi başardık.” ifadesini kullandı.

Aycı, çalışanların gösterdiği özgüven sayesinde 2020’yi Avrupa’da en çok iş yapan ağ olarak bitirdiklerini ve dünyada da ilk 5 şirket arasına girdiklerini vurguladı.

“Turkish Cargo salgın sürecinde muhteşem bir başarı elde etti”

İlker Aycı, Turkish Cargo’nun salgın sürecinde muhteşem bir başarı elde ettiğinin altını çizerek, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

“Salgının ilk döneminde bütün hava trafiği durmuşken Turkish Cargo’nun faaliyetleri hiç kesinti yaşamadan sürdü. Herkese maske, tıbbi ekipman, ilaç götürüldü. Kargo operasyonları salgınla savaşta gerçekten çok önemli bir rol üstlendi. O anda çok ihtiyaç duyulan tıbbi malzemelerin hızlıca taşınması gerekiyordu. Hızlı bir şekilde tıbbi ekipmanların tedarik edilmesi çok önemli hale geldi. Turkish Cargo da 2020’de tıbbi tedarik hacmi açısından dünyanın en önemli hava taşımacılığı şirketlerinden birisi haline geldi. “

Aycı, bu süreçte yolcu uçaklarını da kargo uçağı olarak kullandıklarını ve 25 hava kargo uçağının yanına 50 yolcu uçağının da katıldığını belirterek, “Bunları kargo uçağı haline getirdik. Bu şekilde kargo kapasitemiz epey arttı. Dünyadaki en önemli 5 hava kargo taşımacılık şirketi içerisine girdik.” dedi.

Şirketin geçen yıl sağladığı başarıların öneminden bahseden Aycı, “Küresel pazar payımız dünyadaki pazar payının yüzde 5’ine tekabül ediyor. Yani 1,5 milyon tona denk geliyor. Bu performansımız sayesinde AirCargo News Awards 2020’de, Avrupa’nın en iyi hava kargo markası seçildik.” diye konuştu.

Turkish Cargo ayrı bir şirket haline geliyor

Aycı, Turkish Cargo’nun iddialı bir hava taşımacılığı şirketi haline geldiğini kaydederek, şu bilgileri verdi:

“Turkish Cargo’da daha da büyümeyi amaçlıyoruz. Yakın zamanda Turkish Cargo tamamen kendinden menkul bir iştirak haline gelecek. Artık bir alt marka olmayacak. İstanbul Havalimanı’nda da devasa bir terminalimiz olacak. Bahar ayında bunun da açılmasını bekliyoruz. Oldukça üst düzey teknolojiye sahip bu terminalimiz yıllık 4 milyon tonluk kargoyu taşıyabilecek. Havacılık sektöründeki kötü yılda sağladığımız bu başarılarda amacımız uluslararası tedarik zincirinde bir köprü işlevi görmek.”

Aycı, Turkish Cargo’nun hem tıbbi malzeme hem taze gıda hem de canlı hayvan taşıma sertifikalarına sahip ilk hava kargo firması olduğunu belirterek, “Turkish Cargo’nun bu başarısı salgın sonrasında da sürecek. Amacımız; dünyanın en iyi 3 hava kargo şirketi arasında girmek.” açıklamasında bulundu.

“Günde 30-40 milyon doz Kovid-19 aşısını taşıma kapasitesine sahibiz”

THY Kargodan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Turhan Özen ise geçen yıl 2 bin 900 kargo taşıma seferi gerçekleştirdiklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Salgının başından itibaren dünyanın her yerine 50 bin ton sağlık ürünü, medikal ekipman taşıdık. Kasım ve aralıkta aşı şirketlerinden güzel haberler gelmeye başladıkça dünya çapında aşılanma süreçleri de başladı. Bizim beklentilerimize göre, aşı üretimi bu yıl boyunca artacak ve dolayısıyla hava kargo endüstrisi de dünya çapında ikinci kez son derece önemli bir rol üstlenecek.”

Özen, halihazırda dünya çapında bir günde 30-40 milyon doz Kovid-19 aşısını taşıma kapasitesine sahip olduklarının altını çizerek, ilaç taşımalarında küresel piyasa paylarını yüzde 7,5’e yükselttiklerini, bu açıdan dünyada en aktif taşıyıcılar arasına girdiklerini söyledi.

Bu yıl boyunca da tüm güçleriyle aşılama süreçlerine destek verme konusunda son derece kararlı olduklarını vurgulayan Özen, şu bilgileri verdi:

“Freight Tonne Kilometres (FTK) açısından Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA) üyesi olan havayolları arasında 2015’te piyasa payımız 1,8’di ve 22. sıradaydık. Sadece 6 sene içerisinde FTK değerimizi 3 katına çıkardık, piyasa payımızı da 4,7’ye yükselttik. Salgının zirvesinde piyasa payımız yüzde 5’e yükseldi. Halihazırda dünya çapındaki her 20 kargodan birini artık Turkish Cargo olarak biz taşıyoruz. Müşterilerimizi yaptığımız işin merkezine koyuyor, onların en güvenilir iş ortağı olmaya gayret ediyoruz. Önümüzdeki dönemde dünyadaki 3 en büyük taşıyıcıdan biri olmak istiyoruz.”

CK Elektrik tekstil firmasına ‘yenilenebilir enerji sertifikası’ verdi

(DHA) – Paris İklim Değişikliği Anlaşması ile uyumlu olarak sıfır emisyon hedefi ile faaliyet gösteren Moda Endüstri Şartı’na imza atan SLN Tekstil, CK Enerji’ye başvurarak ‘Yenilenebilir Sertifikalı Enerji’ kullanımını başlattı. CK Enerji Ticaret Müdürü Kıvanç Akyıldız, “Uluslararası kabul gören I-REC sertifikalarını tüketicilere temin ederek kurumların çevresel sürdürülebilirlik politikalarına destek oluyoruz” dedi.

Dünya genelinde yenilenebilir enerjinin payı her geçen gün artarken tüketicilerin elektriğin kaynağını da sorgular hale gelmesi şirketleri ‘Uluslararası Yenilenebilir Enerji Sertifikası Standardı (I-REC) almaya yöneltti. Paris Anlaşması ile uyumlu olarak sıfır emisyon hedefi ile faaliyet gösteren BM Moda Endüstri Şartı’na imza atan şirketler arasında yer alan SLN Tekstil de CK Enerji’ye başvurarak yenilenebilir enerji kullanımını sertifikalandırdı. Türkiye’de karbon ayak izi azaltma taahhüdünde bulunan ilk firmalardan biri olan SLN Tekstil, söz konusu sertifikalı enerji alarak taahhüdünü yerine getirme anlamında önemli bir adım attı.

Üretilen her birim elektriğin, kaynağından başlayarak takip edilmesi ve nihai tüketiciye kadar izlenmesini sağlayan Uluslararası Yenilenebilir Enerji Sertifikası Standardı (I-REC, International Renewable Energy Certificate) sahibi olmak için belirli gereklilikleri yerine getiren üretim tesisleri, I-REC tarafından oluşturulan veri tabanına kaydolarak üretimlerine karşılık gelen yenilenebilir enerji sertifikalarını elde ediyorlar.

Tesislerde üretilen 1 MWh elektrik için sertifika alınabilirken elektrik üretim veya satış şirketleri bu sertifikaları elektrikten ayrı olarak satma hakkına sahip. Bu şirketlerden biri olan CK Enerji, müşterileri adına I-REC sertifikalama işini de üstlenerek sürdürülebilirlik politikalarına da destek oluyor.

“ÇEVRESEL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK POLİTİKALARINA DESTEK OLUYORUZ”

2020’nin, tüm dünyayı etkisi altına alan Kovid-19 salgınının etkisiyle toplumun ve sanayinin, çevre üzerindeki etkilerinin sorgulandığı bir yıl olduğuna dikkat çeken CK Enerji Ticaret Müdürü Kıvanç Akyıldız, şöyle konuştu:

“Çevresel sürdürülebilirliğin en önemli unsurlardan biri olan elektriğin hangi kaynaktan üretildiği, tüketiciler tarafından her geçen yıl daha fazla önemseniyor. Çoğu tüketici gerek yatırımcı ve müşteri teşviki gerekse de sosyal sorumluluk politikaları çerçevesinde tükettikleri elektriğin yenilenebilir kaynaklardan üretilmiş olmasını tercih ediyor. CK Enerji olarak uluslararası kabul gören I-REC sertifikalarını tüketicilere temin ederek kurumların çevresel sürdürülebilirlik politikalarına destek oluyoruz. Elektrik tedarik eden firmaların bu konuda köprü olması önem arz ediyor. Tüketilen elektriğin kaynağı sorgulanmaya devam ettikçe yenilenebilir üretim sertifikalarına talebin artacağını ve bu durumun finansal etkilerinin kayda değer bir miktara ulaşacağını öngörüyoruz. Üretim santrallerinin yatırım kararı verilirken de önemli bir seçim kriteri olacak. Yatırımcı tercihlerini şekillendirecek bu uzun yolda üzerimize düşen sorumluluğun farkındayız ve bu konuda elimizden gelen çabayı göstererek sektörde katma değer yaratmayı hedefliyoruz.”

Haftalık Piyasa Takvimi 28 Aralık-1 Ocak 2021 – (BMD)

28 Aralık-1 Ocak 2021 haftasında yurt içinde Ekonomik Güven Endeksi, GTS’ye Göre Dış Ticaret Dengesi, Brüt Dış Borç Stoku, TCMB’nin yayınlayacağı 24 Aralık tarihli Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özeti ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın açıklayacağı 3 aylık ‘İç Borçlanma Stratejisi’ raporu, İstanbul Perakende Fiyatlar verileri ön plana çıkıyor.
 
Yurt dışında;
ABD’de S&P Case Shiller Ulusal Konut Fiyatları, Öncü Mal Ticaret Dengesi, DOE Petrol Stokları, İşsizlik Başvuruları, Chicago PMI;
 
Japonya’da Sanayi Üretimi, Japonya Merkez Bankası’nın açıklayacağı ‘Fikir Özeti’ raporu, Perakende Satışlar;
 
Çin’de NBS İmalat Sektörü PMI;
 
ön plana çıkıyor.
 
Ayrıca 31 Aralık Perşembe günü Almanya ve İngiltere Borsası yarım gün, Japonya Borsası tam gün ‘Yılbaşı Öncesi’ nedeniyle kapalı olacak. 1 Ocak Cuma günü Borsa İstanbul, Asya, Avrupa ve ABD Borsaları ‘Yılbaşı’ nedeniyle kapalı olacak.

İş Yatırım – Uluslararası Piyasalar – Türk Şirketleri Eurotahvili Fiyatlamaları 13 Kasım

ABD’de seçim sonuçlarının Demokratlar lehine büyük oranda kesinleşmesi ve Covid’e karşı aşı çalışmalarında en belirgin ilerlemenin kaydedilmesi küresel piyasalarda alımları tetiklerken, Türkiye’de hafta sonunda yaşanan politik gelişmeler sonrası piyasada normalleşme adına oluşan güçlü beklenti Türk eurotahvil kıymetlerinde oldukça güçlü alımlara etki etti. Yabancıların uzun süredir eurotahvil tarafında düşüş gösteren ağırlıkları, açıklamalar sonrası oluşan iyimserlikle güçlü talebe dönüşürken, lokal taraf daha çok satış tarafında aktif oldu.

Hazine eurotahvilleri hafta başında TL’de yaşanan toparlanma ile alıcılı açılış yaptı. İyimserliğin, gelen açıklamalar sonrası kuvvetlenmesi ile alımlar güçlendi. Geçtiğimiz hafta kapanışından bu güne hazine kıymeti getirileri 100-125 baz puan arası daralma kaydederken, beş yıl vadeli kıymet 5% getirinin altına çekildi, on yıl vadeli kıymet ise 5,70% seviyesinde kapanış yaptı. Uzun tarafta getiri 6,50% bölgesine daralırken, beş yıllık ülke risk primi dün 400 baz puanın altına çekilerek geçtiğimiz hafta kapanışına göre yaklaşık 140 baz puan geriledi ve Mart ayından bu yana en düşük seviyesini gördü. Şirket kıymetleri ise, hafta başında hazine tahvillerini geriden takip ederken, Salı günü başlayan alımların ardından finansallarda 70-100 baz puan arası daralma gösterdi, uzun vade sermaye benzeri kıymetlerde de zayıf likiditenin de etkisiyle daralma daha kuvvetli oldu. İş Bankası 2024 vade kıymet geçtiğimiz hafta 7% seviyesinin üzerinde olup, bu hafta 6% seviyesine kadar daralırken, Akbank 2028 vadeye göre 130 baz puan kadar daralma yaşadı.

ABD hazine tahvilleri, Demokrat zaferine rağmen, “Mavi Dalga”nın gerçekleşmemesi ile fiyatlandı. Bir yandan da aşıya dair gelişmeler risk iştahını artırarak güvenli liman kıymetlerden çıkışa etki ederken, on yıl vadeli kıymet geçtiğimiz haftaya göre 15 baz puan genişleyerek 0,96% seviyesine kadar yükseldi. Büyüme ve enflasyon beklentileri de getiri eğrisinde dikleşmeye etki ederken, vadeler arası getiri makası artış gösterdi. Alman on yıllıkları hafta başına göre yaklaşık 20 baz puan genişledikten sonra, gelen alımlarla -0,53% seviyesinde işlem görürken, Avrupa tarafında göze çarpan gelişme, Yunan iki yıl vadeli kıymetinin de eksi getiriye geçmesi oldu.