Kategori arşivi: Ekonomi

ABD Hazine Bakanı Yellen’dan Kongreye ‘borç limiti’ uyarısı

(AA) – Yellen, borç limitine ilişkin ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’ye yönelik bir mektup kaleme aldı.

Yasal borç limitinin 31 Temmuz’a kadar askıda olduğunu hatırlatan Yellen, 1 Ağustos itibarıyla ABD’nin ödenmemiş borcunun yasal limite ulaşacağını bildirdi.

Yellen, 2 Ağustos’a kadar borç limitinin askıya alınması veya artırılması için harekete geçilmemesi halinde Hazine Bakanlığının ABD’nin temerrüde düşmesini önlemek için bazı olağanüstü önlemler almasının gerekeceğini ifade etti.

Borç limitinin artırılması veya askıya alınmasının hükümet harcamalarını artırmayacağını ya da gelecekteki bütçe teklifleri için harcamalara izin vermeyeceğini belirten Yellen, sadece Hazine’nin önceden yürürlüğe giren harcamalar için ödeme yapmasına izin vereceğini kaydetti.

Yellen, söz konusu borçların karşılanmamasının ABD ekonomisine ve tüm Amerikalıların geçim kaynaklarına onarılamaz zararlar vereceğine dikkati çekerek, temerrüde düşme tehdidinin bile 2011’de kredi notu düşüşü de dahil olumsuz etkilere neden olduğunu anımsattı.

ABD’de sık sık sorun haline gelen federal borç limiti daha önce 2011 yılında da dolmuştu.

Uluslararası derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s bu gelişmenin ardından ABD’nin notunu tarihte ilk kez en yüksek seviye olan “AAA”dan “AA+”ya düşürmüştü. Fitch Ratings ise ülkenin notunu negatif izlemeye almıştı.

Kongre, borç limitini 2 Ağustos 2011’de artırarak krizin daha fazla derinleşmeden sonlanmasını sağlamıştı.

Hisse senedi işlem hacmi yılın ilk çeyreğinde 5 trilyon lirayı aşarak rekor kırdı

(AA) – Birlikten yapılan açıklamaya göre, yerli yatırımcıların sermaye piyasalarına artan ilgisi, işlem hacimlerini rekor seviyelere taşıdı. TSPB tarafından açıklanan aracı kurumların 2021 yılı ilk çeyrek verileri, hisse senedi piyasasında tüm zamanların en yüksek işlem hacminin gerçekleştiğini ortaya koydu.

TSPB’nin aracı kurumlardan derlediği verilere göre, 2021 yılının ilk çeyreğinde hisse senedi işlem hacmi, geçen yılın ilk çeyreğine göre yaklaşık 2,5 kat artarak 5,2 trilyon liraya çıktı.

TSPB verileri, bu yılın ilk çeyreğinde sabit getirili menkul kıymet ve opsiyon haricinde tüm piyasalarda işlem hacimlerinin geçen yılın aynı dönemine kıyasla arttığını da ortaya koydu.

İşlem hacminin yüzde 74’ünü yerli yatırımcılar gerçekleştirdi

TSPB verileri, hisse senedi işlem hacminde bu yılın ilk çeyreğinde tüm zamanların en yüksek hacmine ulaşılmasında en büyük etkenin yerli yatırımcıların gerçekleştirdiği işlemler olduğunu gösterdi.

2020 yılı ilk çeyreğinde 1,4 trilyon lira olan yerli yatırımcıların hisse senedi işlem hacimleri, yüzde 145 artarak bu yılın ilk çeyreğinde 3,8 trilyon liraya çıktı.

Diğer yandan yılın ilk çeyreğinde yabancı yatırımcıların gerçekleştirdiği pay piyasası işlem hacmi, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 157 artarak 1,4 milyar liraya ulaştı.

Yaşanan artışa rağmen bu yılın ilk çeyreği itibarıyla, işlem hacminin yüzde 74’ü yerli yatırımcılar, yüzde 26’sı ise yabancı yatırımcılar tarafından gerçekleştirildi.

İnternetin payı yüzde 58’e çıktı

TSPB tarafından aracı kurumlardan derlenen verilere göre, aracı kurumların şube ve irtibat bürosu sayıları artsa da salgın nedeniyle yaşanan kapanmaların ve internet kanalına artan ilgi nedeniyle hisse senedi toplam işlem hacminde en yüksek payı internet üzerinden gerçekleştirilen işlemler aldı.

Geçen yılın ilk çeyreğinde hisse senedi toplam işlem hacminde yüzde 50 olan internet işlemlerinin payı, bu yılın ilk çeyreği itibarıyla 8 puan artarak yüzde 58’e çıktı. Kurumların işlemlerinde doğrudan piyasa erişimi kanalının payı ise 2021 yılının ilk çeyreğinde yüzde 13 oldu.

Veriler, son yıllarda finansal piyasalarda iş modellerinin teknolojik gelişmelere paralel olarak önemli bir değişimin yaşandığına işaret ediyor.

2021 ilk çeyrek verilerine göre, emir iletiminin doğrudan yapıldığı kanallar olan internet ve doğrudan piyasa erişimi kanallarının hisse senedi işlemlerindeki toplam payı 2021 yılının ilk çeyreğinde yüzde 71’e çıktı.

Kredili işlemlerde hızlı artış

Aracı kurumların müşterilerine kullandırdığı kredi bakiyesi, artan yatırımcı ilgisiyle 2020 yılının ikinci çeyreğinden itibaren hızla büyüdü.

TSPB verilerine göre, Mart 2020’de 2,6 milyar lira olan yatırımcıların kullandığı kredi hacmi, yüzde 200 artarak, Mart 2021 sonu itibarıyla 7,9 milyar liraya çıktı. Veriler, kredi kullanan yatırımcı sayısının ise aynı dönemde hisse senedi yatırımcı sayılarındaki artışa paralel olarak yüzde 143 artarak 29 bin kişiye çıktığını gösterdi.

Aracı kurumların gelirlerinde artış yılın ilk çeyreğinde de sürdü

TSPB tarafından derlenen veriler, yatırım kuruluşlarının gelirlerinde son yıllarda yaşanan artışın 2021 yılının ilk çeyreğinde de devam ettiğini gösterdi. Verilere göre, yatırım kuruluşlarının toplam gelirleri, 2021 yılının ilk çeyreğinde önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 111 artarak 3,3 milyar liraya çıktı.

Toplam gelirlerin büyümesinde, işlem hacimlerindeki artışa bağlı olarak hızla büyüyen aracılık gelirleri etkili oldu. Aracılık gelirlerinde en yüksek paya sahip olan hisse gelirleri ise 2021 yılının ilk çeyreğinde önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 132 artarak brüt aracılık gelirlerinin yüzde 74’ünü oluşturdu.

Aracılık gelirlerindeki artışa paralel artan faaliyet gelirlerinin etkisiyle aracı kurumlar, 2021 yılının ilk çeyreğinde 1,9 milyar lira kâr elde etti.

Şube ve çalışan sayısı arttı

Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği verilerine göre, bu yılın ilk çeyreği itibarıyla Türkiye’de faaliyet gösteren aracı kurum sayısı 61 oldu.

Merkez dışında irtibat birimine sahip olan 40 kurumun, şube ve irtibat bürolarının sayısında artış sürdü. Geçen yılın mart sonu itibarıyla 271 olan aracı kurum şube sayısı, 2021 yılı mart sonunda 289’a çıkarken, aynı dönem itibarıyla 68 olan irtibat bürosu sayısı ise 110’a çıktı.

2021 mart sonunda toplam çalışan sayısı bir önceki yılın aynı dönemine göre 861 kişi artarak, 5 bin 896 oldu.

Yatırımcıların yeni kör noktası: Fed’in değişen enflasyon toleransı

(AA) – ABD Merkez Bankasının (Fed) salgın sonrası değişen enflasyon yaklaşımı ve üyelerin mevcut durum değerlendirmelerinde belirgin ayrışmalar yatırımcıların önünü görmesini zorlaştırırken, net olan şey ise 2008 finansal kriz döneminden çok daha farklı bir ortamı deneyimleyen piyasalarda volatilitenin bir müddet daha gündemde kalacak olması…

Enflasyon beklentileri, Fed Açık Piyasa Komitesi’nin (FOMC) 15-16 Haziran’da yaptığı toplantısında, üyelerin ilk faiz artırımı beklentilerini öne çekmesiyle kötüleşti.

Toplantıdan bu yana varlık alımları ve faiz artırım zamanlamasına yönelik politikalar ile enflasyonun gidişatına ilişkin yoğun sözle yönlendirmeye maruz kalan piyasalarda, Fed yetkililerinin “şahin” ile “güvercin” arasında gidip gelen değerlendirmeleri volatilite artışına neden oldu.

Yönlendirmelerin aynı tona sahip olmaması Fed yetkilileri arasında ayrışmayı belirgin bir şekilde ortaya koyarken, bu da yatırımcıların Fed’in enflasyona karşı ne ölçüde tolerans göstereceğini anlamakta zorlanmasını ve yeniden pozisyon almada odağa konulan beklentilerin farklılaşmasını beraberinde getirdi.

Analistler, Fed’in geçen yılın ağustos ayında değişikliğe gittiği para politikası stratejisinde kapsamında ilk sınavıyla karşı karşıya olduğunu belirterek, salgın döneminde Fed’in para politikasında “istihdam” çıpasına daha fazla önem atfettiğini, bir diğer çıpa olan “enflasyon” konusunda ise beklentilerin bozulmasına göz yumulacağı sinyalinin verildiğini söyledi.

Mevcut durumda yapılan yönlendirmelerin ayrışmasıyla yatırımcıların enflasyonda hedeften sapma konusunda ne kadar esnek davranılacağını anlamakta zorlandığını aktaran analistler, net bir zamanlama ortaya çıkana kadar piyasalarda volatilite artışının sürebileceğini ifade etti.

Fed’in değişen para politikası stratejisi çerçevesi

Fed Başkanı Jerome Powell, geçen yılın ağustos ayında dijital ortamda gerçekleşen Jackson Hole toplantısında, para politikası stratejisinde değişikliğe gidildiğini bildirmiş, bankanın “ortalama” yüzde 2 enflasyonu hedefleyeceğini duyurmuştu.

Powell konuşmasında güçlü istihdam piyasasına odaklanılacağını vurgularken, “Yüzde 2’lik uzun vadeli enflasyon oranının, hem maksimum istihdamı hem de fiyat istikrarını destekleme hedefimizle tutarlı olduğu görüşümüzü değiştirmedik.” ifadelerini kullanmıştı.

İstihdamın enflasyonun önüne konulduğu yeni para politikasına ilişkin Powell ayrıca, eğer aşırı enflasyonist baskılar oluşursa veya enflasyon hedeflenen seviyenin üzerine çıkarsa harekete geçmekten çekinmeyeceklerini belirtmişti.

Yatırımcıların şu anda odaklandıkları nokta ise enflasyonun hedeflenen seviyenin ne kadar üzerine çıkmasına izin verileceği konusu…

Fed yetkililerinde görüş ayrılığı

ABD’de istihdam henüz istenilen noktadan uzak olmasına karşın, enflasyon hedeflenenin oldukça ötesinde oluşmuş durumda. Bu durum, Fed yetkililerinin maksimum istihdam sağlanmasa da fiyat istikrarı sağlama rolüne geri adım atabileceği olasılığını da gündeme getiriyor.

Fed’in 2023’te iki faiz artırımı yaşanabileceği ve ilk faiz artırımının 2022’de yapılabileceği beklentilerini yansıtan FOMC toplantısının ardından üyelerin yaptıkları açıklamalar, enflasyondaki artışın geçici olup olmadığı ve ilk faiz artırımı zamanlaması konusunda ayrıştıklarını ortaya koyuyor.

Fed Başkanı Jerome Powell geçen hafta salı günü, yalnızca enflasyon korkusuna dayanarak faiz oranlarını önden yüklemeli bir şekilde artırmayacaklarını belirterek, “Enflasyondaki ‘geçici’ söylemine önemli oranda güveniyorum. Yüzde 5 enflasyon kabul edilebilir değil ve 1970’lerde gibi bir enflasyon görmemiz oldukça olasılık dışı.” ifadelerini kullanmış ve açıklamaları güvercin olarak algılanmıştı.

Fed Yönetim Kurulu Üyesi Michelle Bowman da yukarı yönlü fiyat baskısının tedarik sıkıntılarının çözülmesiyle birlikte azalacağını, ancak bunun biraz zaman alabileceğini aktarırken, Fed Richmond Başkanı Barkin de enflasyonist baskıların yılın 4. çeyreğinde hafifleyeceğini belirtmişti.

Öte yandan New York Fed Başkanı John Williams, enflasyondaki hızlı artışın çoğunun geçici olduğunu vurgulayarak, “Faizleri yükseltmek şu anda Fed için ana konu değil. Faiz artışı oldukça uzak bir yol.” açıklamasında bulunmuş ve “güvercin” tarafta yer almıştı.

Şahin tonda açıklamaların da fiyatlandığı piyasalarda, Fed Dallas Başkanı Robert Kaplan enflasyonda yukarı yönlü risk gördüğünü belirtmiş, Fed Atlanta Başkanı Raphael Bostic ise ABD’de yüksek enflasyon döneminin beklenenden daha uzun olabileceğini ve 2-3 ay yerine 6-9 ay sürebileceğini söylemişti. Son olarak Fed St. Louis Başkanı James Bullard da 2022 sonuna kadar faiz artırımı bekleyen yetkililer arasına katılmıştı.

“Piyasa işlemcilerinin neredeyse tamamı Fed’e ters ayakta yakalandı”

Deniz Yatırım Strateji ve Araştırma Bölüm Müdürü Orkun Gödek, 15-16 Haziran’da takip edilen FOMC toplantısının, piyasa işlemcilerinin neredeyse tamamı için “ters ayakta yakalanma” durumunu gündeme getirdiğini söyledi.

Hikayenin öne çıkan başlığının, Dot Plot olarak tanımlanan, katılımcıların gelecek dönem faiz seviyesi beklentilerinden oluşan patikanın 2023 yılı için 2 kez 25’er baz puanlık faiz artışına işaret etmesi olduğunu anlatan Gödek, orta-uzun vadeli resmi daha sağlıklı okuyabilmek adına geniş açıyla bakmanın fayda yaratacağını ifade etti.

Gödek, kısa vade düşünce yapısının, varlık alım programındaki azaltımın genel kabul gören bir gerçek olmasından, federal fonlama oranında 2023’ten daha erken bir zaman diliminde faiz artışı yapılıp yapılmayacağı sorusuna yanıt arama çabasına evrildiğini aktararak, “Bu nedenle gelecek 3 ay içerisinde Fed toplantılarının tamamı, makro verilerdeki düzelme ve enflasyondaki eğilimin yükseliş şeklinde devam etmesi halinde ‘canlı ve potansiyel faiz tartışması riski’ barındırması olarak değerlendirilebilir.” diye konuştu.

Fed’in geniş tabanlı bir faiz konsensüsü sağlanmadan ve bu yönde bir iletişim kanalı çalıştırılmadan zamanlama olarak erken davranmasının arka planında, Ağustos 2020’de ilan edilen yeni enflasyon rejimi Ortalama Enflasyon Hedeflemesi yaklaşımına dair kafa karışıklığının bulunduğunu belirten Gödek, şunları kaydetti:

“O dönem 1980’lerde giriş yapılan ve özellikle 2000 sonrasında hızlanan yeni normal konumundaki ‘düşük enflasyonist ortam’ gerçeğinin kısa vadeli trendler gözetildiğinde ciddi bir değişikliğe neden olmayacağı fikri salgının getirdiği arz-talep anomalisi kaynaklı sert değişime yenik düşme riskini bir adım öne çıkardı. Bu da kamuoyunda yükselen kısa vadeli enflasyon hassasiyetinin Fed nezdinde listenin ilk sırasına çekilmesine neden oldu. Oysaki Fed’in yeni enflasyon rejimi, başlangıç noktası tam olarak bilinmemekle birlikte, 12 ay ortalamada en az yüzde 2 ve üzeri seviyelere ulaşmak ve bir nebze hedefin üzerinde fiyat artışını kabullenmek üzerine kurgulanmıştı. Şimdi anlıyoruz ki buradaki zaman aralığı daha kısa, hassasiyet daha yüksek olabilir.”

“Fed’in daha şahinleşmesi getiri eğrisinde farklı yaklaşımlara neden oldu”

Orkun Gödek, Fed’in daha şahin bir görüntüye bürünmesinin getiri eğrisi üzerinde farklı yaklaşımların takip edilmesine neden olduğuna dikkati çekti.

Para politikasındaki değişimin öncü göstergesi olan kısa vadeli faizlerin yükseldiğine işaret eden Gödek, Fed’in enflasyonu yeniden odak noktasına aldığı fikrine inanılmasının ise uzun vadeli faizlerin gerilemesine zemin hazırladığını söyledi.

Gödek, buradaki ayarlamanın daha yatay bir eğrinin oluşmasına neden olduğunu, aynı zamanda farklı avantaj ve riskleri de bir arada bulundurduğunu vurgulayarak, “Kısa vadeli faizlerin yükselişi borçlanma maliyetleri ve finansal koşullar açısından sıkılaşma riskini, uzun vadelilerdeki gerileme ise risk algılamasının biraz daha dengeli oluşmasına imkan tanıyor. Ancak, şu bir gerçek ki yüzde 7-8’lerde 2021 büyümesi ve trendin üzerindeki performansın 2022’de de takip edilecek olması bir noktanın ardından uzun vadelilerin de yükseliş dalgasına katılmasını engelleyemeyecek.” şeklinde konuşmasını tamamladı.

Küresel piyasalar Fed Başkanı Powell’ın sunumuna odaklandı

(AA) – ABD Merkez Bankasının (Fed) geçen hafta “şahin” algılanan haziran ayı toplantısının ardından yeni haftaya da düşüşle başlayan pay piyasalarının, daha sonra yükselişe geçtiği ve genel olarak pozitif kapanış gerçekleştirdiği görüldü.

Veri gündeminin nispeten zayıf kaldığı piyasalarda, enflasyon endişeleri ile büyüme beklentileri arasında gidip gelen fiyatlamaların oldukça volatil bir seyir izlemesi dikkati çekti.

Yatırımcı beklentilerinin şekillenmesindeki belirsizliğin etkileri, tahvil piyasasında da izlendi. Uzun vadeli tahvil piyasasına talebin arttığı, kısa vadeli tahvillerde ise tam tersi bir seyrin izlendiği günün ilk yarısında, ABD borsalarının açılışı ile fiyatlamaların değiştiği görüldü.

Beklentilerin enflasyon odağından büyüme tarafına geçmesinde Fed yetkililerinin açıklamaları da etkili oldu. Fed Dallas Başkanı Robert Kaplan, bankanın son toplantısında varlık alımlarının azaltılması konusundaki çerçevenin nasıl yürütüleceğine dair tartışma gerçekleştirildiğini belirterek, “Varlık alımlarında er ya da geç ayarlama yapmak çok daha sağlıklı olur.” dedi.

Fed St Louis Başkanı James Bullard da Fed’in her iki yönde tepki vermeye hazır olması ve çevik kalması vurgulayarak, “Enflasyonun bu yıl hedefin üzerinde olacağı konusunda fazla şüphe yok gibi görünüyor. Şu anda ortam volatil ve enflasyonda yukarı yönlü risk var. Komite varlık alımlarının azaltılması hakkında konuşmaya henüz başlıyor ve uygulama biraz zaman alacak.” ifadelerini kullandı.

Bu gelişmelerle ABD’nin 10 yıllık tahvil faizi dün yüzde 1,3510 ile 4 ayın en düşük seviyesine gerilemesinin ardından yeniden yükselişe geçerek yüzde 1,50 seviyelerinde dengelenirken, bugün yüzde 1,49 civarında bulunuyor. Dün yüzde 0,28 seviyelerini test eden 2 yıllık tahvil faizleri kapanışta yüzde 0,25’in altını görürken, bugün yüzde 26 sınırında hareket ediyor.

Dolar endeksi dün 92,4 seviyesini test etmesinin ardından günü 91,9 seviyelerinden tamamlarken, endeksteki kısmi gevşeme ve güvenli varlıklara yönelim emtia fiyatlarında yükselişi beraberinde getirdi. Altının onsu dün yüzde 1,1’lik değer kazanımıyla 1.783 dolar seviyesinden kapanırken, bugün 1.783 dolar seviyelerinde yatay seyrediyor. Brent petrolün varili de yüzde 2,1 artışla 74,2 dolardan günü tamamlamasının ardından bugün 74,3 dolar civarında bulunuyor.

Pay piyasaları tarafına bakıldığında ise New York borsasında geçen hafta sert düşen endekslerin, büyüme odaklı beklentilerin fiyatlanmasıyla dün günü yükselişle tamamladığı görüldü. Dow Jones endeksi yüzde 1,76, S&P 500 endeksi yüzde 1,40 ve Nasdaq endeksi yüzde 0,79 değer kazandı. Endeks vadelilerine bakıldığında, yeni günde de fiyatlamaların pozitif tarafta olduğu görülüyor.

Avrupa tarafında da dün güne düşüşle başlayan endeksler, kapanışta yönünü pozitif tarafa çevirdi. Yatırımcıların odak noktasında ise Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde’ın Avrupa Parlamentosu Ekonomik ve Mali İşler Komitesi’nde yaptığı konuşma bulunuyordu. Lagarde, salgında durumun iyileşmesi, aşılamalardaki ilerleme ve güven artışı ile ekonomik görünümün daha “parlak” bir hal aldığını, ekonomik aktivitenin bu çeyrekten itibaren hızlanmasını beklediklerini belirterek, “Manşet enflasyonun sonbahara doğru daha da artabileceğini, geçici faktörlerin ortadan kalkmasıyla birlikte gelecek yılın başında düşmesini bekliyoruz.” dedi.

Bu gelişmelerle dün İngiltere’de FTSE 100 endeksi yüzde 0,64, Almanya’da DAX endeksi yüzde 1 ve Fransa’da CAC 40 endeksi yüzde 0,51 yükseldi. Geçen hafta yüzde 2’nin üzerinde değer kaybeden avro/dolar paritesi, yaklaşık 2,5 ayın en düşük seviyesinden toparlandı ve yüzde 0,5’lik artışla 1,19’un üzerinde dengelendi. Avrupa’da bugün endeks vadelileri tarafında yükselişle başladığı görülüyor.

Asya tarafında da dün oldukça volatil bir seyir izleyen pay piyasalarının bugün pozitif seyretmesi dikkati çekerken, kapanışa yakın Çin’de Şanghay bileşik endeksi yüzde 0,8 ve Japonya’da Nikkei 225 endeksi yüzde 3 yükseldi.

Yurt içinde, dün güne düşüşle başlayan Borsa İstanbul’da BIST 100 endeksi, dalgalı bir seyir izlemesinin ardından yükselişe geçti ve günü yüzde 0,54 artışla 1.398,52 puandan tamamladı. Dolar/TL, dün yüzde 0,3’lük artışla 8,7695’ten günü tamamlamasının ardından, bugün bankalararası piyasanın açılışında 8,7979 ile tarihi zirvesini gördü.

Analistler, yatırımcı beklentilerinin şekillenmesi sürecinde pay piyasalarında yaşanan oynaklığın bir müddet daha gündemde kalabileceğini belirterek, bugün makroekonomik veri tarafında yurt içinde ve Avro Bölgesi’nde Tüketici Güven Endeksi, ABD’de ikinci el konut satışları ile Richmond Fed İmalat Endeksi’nin izleneceğini söyledi.

Pay piyasalarının yönü açısından Fed Başkanı Powell’ın bugünkü sunumunun belirleyici olabileceğini aktaran analistler, teknik açıdan BIST 100 endeksi için 1.390 puanın altındaki kapanışlarda 1.370 puanın destek, olası yükselişlerde ise 1.470 puanın direnç konumunda bulunduğunu bildirdi.

Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu’ndan Türkiye Bankalar Birliği’ne ziyaret

(AA) – Türkiye Bankalar Birliği’nden (TBB) yapılan açıklamaya göre, Merkez Bankası Başkanı Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu, TBB’yi ziyaret ederek Yönetim Kurulu Başkanı Alpaslan Çakar’ın ev sahipliğinde yönetim kurulu üyeleriyle bir araya geldi.

Görüşmede küresel ve yurt içi ekonomi ile bankacılık sektöründeki gelişmeler değerlendirildi. Yılın ikinci yarısına ilişkin beklentiler konusunda karşılıklı görüş alışverişinin yapıldığı toplantının verimli ve yararlı geçtiği vurgulandı.